1. Büyüklük (Magnitüd) Nedir?
					
					
					Deprem, yerkabuğunun gerilme etkisi sonuncu, belirli bir 
					derinlikte kırılması olarak tanımlanabilir. Depremin 
					büyüklüğü ise kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla 
					ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. 
					Örneğin M=2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün 
					derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir 
					kiriğin meydana geldiğini gösterir. Büyüklük bir birim 
					artarsa, yani 3,0 büyüklüğünde bir deprem oluşmuş ise, 
					yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanın kirtilmiş olduğu 
					anlaşılır. 
					Gerçekte, depremin büyüklüğü sadece kırılan yüzeyin alanı 
					ile oranlı değildir. Büyüklüğü etkileyen iki etmen daha 
					vardır: atim ve berklik (rijidite). Atim, kırılan yüzeyin 
					iki tarafında kalan kayaçların birbirlerine göre bağıl 
					olarak ne kadar yer değiştirdiğini belirtir. Berklik ise, 
					kırılan kayaçların sertliğine bağlı bir parametredir. Ancak 
					depremin meydana geldiği derinliklerde genelde Berklik 
					değeri hemen hemen hep aynıdır ve sabit kabul edilebilir. 
					Atim değerinin ise genelde kırılan yüzeyin büyüklüğüne hep 
					orantılı olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle, büyüklüğün 
					bilinmesi için sadece kırılan alanın yüzölçümünün tahmin 
					edilmesi yeterli sayılabilir.
					
					
					Büyüklük nasıl ölçülür?
					
					
					
					Depremi oluşturan kirik genelde yer kabuğunun 
					derinliklerindedir, ancak büyük depremlerde yer yüzeyine 
					kadar ulaşır ve bizim fay kırığı dediğimiz yüzey kırıklarını 
					oluşturur. Bir deprem olduğunda, derinlerde oluşan kırığı 
					doğrudan gözle görmek mümkün olmadığından, onun yüzölçümünü 
					dolaylı olarak tahmin etmek zorunda kalırız. Bir başka 
					deyişle deprem kırığını kendisini görmesek de, onun ortaya 
					çıkardığı etkileri inceleyerek büyüklüğü hakkında bir fikir 
					edinebiliriz.
					Buna örnek olarak, birisinin bir havuza tas attığını, ancak 
					bizim taşın büyüklüğünü bilmediğimizi kabul edelim. Taşın 
					havuza düşerken çıkardığı sesi dinleyerek veya havuzda 
					oluşan dalgalanmaların boyutuna bakarak taşın küçük mü, 
					yoksa büyük bir taş mı olduğunu tahmin edebiliriz. Depremin 
					büyüklüğünü kestirmek de tamamen buna benzer bir süreçtir. 
					Deprem de, yerkabuğu içerisinde havuzdaki suya benzer 
					şekilde dalgalanmalar oluşturur.
					Yerkabuğunda oluşan dalgalanmaları ölçmek için sismometre 
					dediğimiz aygıtlar kullanılır. Hangi yöntem kullanılırsa 
					kullanılsın, büyüklük hesaplanırken, depremin merkezinin 
					doğru bir şekilde belirlenmiş olması esastır. Havuza atılan 
					taş örneğine dönecek olursak, su üzerinde oluşan dalgaların 
					genliği, kaynak noktasından uzaklaştıkça yavaş yavaş azalır. 
					Bu nedenle, dalgalanmaların genliğini yorumlarken onun ne 
					kadar uzak bir mesafeden geliyor olduğunu bilmek şarttır. 
					Göz önünde tutulması gereken önemli bir nokta, yerkabuğunun 
					hiçbir zaman havuzun suyu gibi yalın bir yapıya sahip 
					olmaması, katmanlar, kıvrımlar, vb. içeren çok karmaşık bir 
					dokuya sahip olmasıdır. Bu nedenle depremle oluşan yerkabuğu 
					dalgalanmaları yayıldığı yöne bağlı olarak çok farklı 
					değişimlere uğrayabilir. Olası bu bozulmalar göz önüne 
					alınarak, büyüklüğü belirlemek için çoğu zaman tek bir 
					sismometrenin sonuçları ile yetinilmez. Depremi farklı 
					yönlerden ve farklı uzaklıklardan izleyebilmiş birçok 
					sismometre ölçümünün ortalaması alınarak daha güvenli bir 
					sonuç elde edilir.
					
					
					Neden birden fazla Deprem Büyüklüğü tanımı vardır?
					
					
					
					Yukarıda değinildiği gibi depremin büyüklüğünü belirlemek 
					dolaylı biçimde yapıldığı için pek de kolay değildir. 
					Üstelik deprem büyüklüğünü belirlerken, tüm ölçek için tek 
					bir yöntemin kullanılması maalesef mümkün değildir. Belirli 
					bir yöntem belirli bir büyüklük aralığında ve belirli bir 
					uzaklıktaki depremler için geçerliyken, daha büyük veya daha 
					uzak depremler için daha farklı yöntemler kullanmak 
					gerekir. 
					Buna örnek olarak, depremin büyüklüğünü belirlemeyi bir 
					insanın yaşını belirlemeye benzetebiliriz. Yirmi yaşından 
					daha küçüklerin yaşını tahmin etmek için o kişinin boyuna 
					bakmak yeterli sayılabilir. Ancak yirmi yaşının 
					üzerindekilerde boy fazla değişmeyeceğine göre, yaşı anlamak 
					için daha farklı bir özelliğe, mesela saçların kırlaşmasına 
					veya ciltte oluşan kırışıklıklara bakarak bir tahmin yapmak 
					zorunda kalırız. Benzer şekilde, deprem büyüklüğünü 
					belirlerken de, bulunduğumuz uzaklığa ve depremin 
					büyüklüğüne göre farklı farklı yöntemlere başvurmak zorunda 
					kalırız. Hatta bu farklı yöntemleri ayni depreme uyguladığı 
					takdirde, farklı değerler elde etme olasılığı da vardır. 
					Ancak en güvenli olanı, o büyüklük ve uzaklık için en uygun 
					olan yöntemin verdiği sonuçtur.
					
					
					Büyüklüğü ölçmek için kaç tane yöntem vardır? Bunlar 
					nelerdir?
					
					
					
					Süreye Bağlı Büyüklük (Md)
					Daha büyük bir depremin, sismometre üzerinde daha uzun bir 
					süre için salınımlara yol açacağı ilkesinden hareket edilir. 
					Depremin, sismometre üzerinde ne kadar uzun süreli bir 
					titreşim oluşturduğu ölçülür ve deprem merkezinin uzaklığı 
					ile ölçeklenir. Bu yöntem küçük (M<5,0) ve yakın 
					(Uzaklık<300 km) depremeler için kullanılır.
					
					
					Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml)
					Bu yöntem 1935'da Richter tarafından depremleri ölçmek için 
					önerilen ilk yöntemdir. Bu yöntem, havuza atılan tas 
					örneğine dönecek olursak, taşın suya çarparken oluşturduğu 
					ses dalgalarının suyun içerisine yerleştirilmiş bir mikrofon 
					ile dinlenmesine benzetilebilir. Ses kaydında oluşan en 
					yüksek genlik değeri, uzaklık ile ölçeklenerek taşın 
					büyüklüğü hakkında bilgi verecektir. Depremin büyüklüğünü 
					kestirirken de ayni ilke uygulanır. Bu yöntem de görece 
					küçük (büyüklüğü 6,0’dan az) ve yakın (uzaklığı 700 km'den 
					az) depremeler için kullanılır. Doğru değerlerin bulunması 
					için sismometrelerin çok iyi kalibre edilmiş olması esastır.
					
					
					Yüzey Dalgası Büyüklüğü (Ms)
					Bu yöntem ilk iki yöntemin yetersiz kaldığı büyük depremleri 
					(M>6,0) ölçmek için geliştirilmiştir. Havuz örneğine geri 
					dönecek olursak, suyun yüzeyinde oluşan ve halkalar seklinde 
					merkezden çevreye yayılan dalgaların en yüksek genliğinin 
					ölçülmesi esasına dayanır. Bu tür dalgalar yeryüzünde 
					kaynaktan çok uzak mesafelere yayılabilirler. Diğer 
					yöntemlerin aksine bu yöntemin güvenilirliği uzak mesafeden 
					yapılan ölçümlerde daha da artar.
					
					
					Cisim Dalgası Büyüklüğü (Mb)
					Bu yöntem Yüzey Dalgası yöntemine benzer, tek farkı yüzeyden 
					yayılan dalgalar yerine derinliklerde ilerleyen dalgaların 
					kullanılmasıdır. Havuz örneğine dönersek, taşın suya 
					çarpması ile oluşan ses dalgaları (akustik dalga) suyun 
					içerisinde uzak mesafelere yayılabilir. Bu ses dalgalarının 
					bir mikrofon ile dinlenebilir ve ulaştığı en yüksek genlik 
					taşın büyüklüğü konusunda bilgi verir. Deprem için de durum 
					benzerdir. Ancak yerkabuğu içerisinde sadece ses dalgası 
					değil, kesme dalgası adi verilen bir başka dalga türü de 
					üretilir. Bu iki dalga türünün tümüne Cisim Dalgaları adi 
					verilir. Sismometreler, mikrofondan farklı olarak her iki 
					dalga türünü (Cisim Dalgaları) de kaydedebilir.
					
					
					Moment Büyüklüğü (Mw)
					Bu büyüklük türü, diğerlerine göre en güvenilir olanıdır. 
					Bilim dünyasında, eğer bir deprem için moment büyüklüğü 
					hesaplanabilmişse, diğer büyüklük türlerine gerek kalmadığı 
					düşünülür. Belirleme açısından hepsinden çok daha 
					karmaşıktır. Esas olarak depremin oluşumunun matematiksel 
					bir modelinin yapılmasına karşılık gelir. Bir araştırıcının 
					gerçekleştirebileceği bilimsel bir çalışma süreci ile 
					hesaplanabilir ve bu yüzden hesaplamaların belirli bir zaman 
					almaşı kaçınılmazdır. Otomatik olarak uygulamaya 
					konulabilmesi ise zordur, dünyada sayılı birkaç 
					gözlemevinde, sadece belirli bir büyüklüğün üzerindeki 
					depremler için rutin olarak hesaplanmaktadır. Uygulamada, 
					sadece belli bir büyüklüğün üzerindeki depremler için 
					(M>4,0) Moment Büyüklüğü hesaplanabilir.